Saturday, February 9, 2013

Karar alma süreçlerinde katılımcılık ve oydaşma: Kolaylaştırıcı




Giriş

Bu yazıda ve takip eden yazılarda, beraber çalışan, birbirini ikna etmeyi ve kolektif olarak uygulanacak kararlar almayı hedefleyen, yani bir takım oluşturan gruplardan bahsedecek, karar alma süreçlerinde katılımcılık ve oydaşma sağlamanın çeşitli yöntemlerine değineceğiz. Eğer bir takımda ve daha iyisi bir toplumsal harekette faaliyet yürütüyorsanız, ayrıca hoşgeldiniz. Eğer takımınızda oydaşmayı hedefliyorsanız, pek çok hoşgeldiniz.

Önce sözcük seçimiyle ilgili bir parantez açalım. Oydaşma, İngilizce'de consensus, eski Türkçe'de mutabakat olarak geçiyor. Aynı anlama gelmek üzere oy birliği ve fikir birliği de kullanılıyor. Bunların hiçbirine itirazımız yok. Biz oydaşma sözcüğünü seçiyoruz çünkü bir süreç içerisinde kişilerin ortaklaştıkları bir fikri inşa etmesi anlamını daha güçlü olarak verdiği kanısındayız. Parantezi kapatıyoruz.

Katılımcılık ve oydaşmanın faydalarını savunmakla sözü uzatmayalım. Öte yandan, oydaşma talep edildiğinde bu talepte bulunanları “gerçekçiliğe” davet eden, bu çabanın yaratacağı zaman ve enerji israfına işaret edip ve verimlilik vurgusu yapan okuyucularımız kısa bir açıklamayı hak ediyorlar.1

Malesef, hayal olmadan eylem olmuyor.

Sorun, oydaşmanın kendisiyle ilgili bir peşin hükümde gizli. Oydaşmanın kendiliğinden oluşmasını bekleyen bir gruptaysanız ve saçınızı başınızı yoluyorsanız, kesinlikle haklısınız.

Bir konuyu tartışan kişiler, kendiliklerinden oydaşmaya varmazlar. Oydaşma, inşa edilmelidir.

Bu ve ileriki yazılarda oydaşmaya erişmek için kullanılabilecek bazı araçları işleyeceğiz.2 Temel tezimiz şu: Bir milyon kişinin oydaşmaya varmasının imkansızlığını “hatırlatıp” bunu bahane ederek 30 kişinin oydaşmaya çalışmasının gereksiz olduğunu öne süren argümanı anlamıyoruz. Gerçek, doğrudan, katılımcı demokrasi için, onu inşa etmeye emek vermek gerekiyor. Hayal olmadan eylem olmadığı gibi, aşçı olmadan da börek yenemiyor.

Son söylediklerimizden de anlaşılabileceği üzere, yazı boyunca “grup” veya “takım” dediğimizde, büyük ölçüde, bir toplumsal hareketi, bir şeyleri değiştirmek için bir araya gelmiş insanları kast ediyor olacağız.

Bir tartışmayı katılımcı bir şekilde oydaşmaya taşımakla gönüllü ve sorumlu kişiye, kolaylaştırıcı diyeceğiz. Grubun büyüklüğüne ve tartışılacak konuya göre, birden fazla kolaylaştırıcı olması da mümkün.

Dikkat. Toplantı yöneticisinden değil, kolaylaştırıcıdan bahsediyoruz. Tartışmacılara söz verecek ve yeri geldiğinde oylama yaptıracak bir moderatör bulmak kolaydır. Grup birbirine saygı duyan katılımcılardan oluşuyorsa, bir oyuncak ayıyı moderatör ilan edebilir, onu elinde tutanın konuşmasını ve diğer üyelerin susmasını önerebilirsiniz. (İlginç bir şekilde, 10-30 kişilik gruplarda bu yöntem çok işe yarayabiliyor.)


Nasıl bir kolaylaştırıcılık?

  1. Kolektif zihin

Kolaylaştırıcının süreci kolaylaştıracağına, hem grubun hem de bizzat kendinin ikna olması gerekir. Bunu sağlamak için
  • kolaylaştırıcının toplantının yöntemine kendi başına karar vermesindense, toplantı öncesinde grubun tamamının süreci kararlaştırması ve kolaylaştırıcıya bu yöntemi çalıştırma görevini vermesi
faydalı olabilir. Böylece toplantıyı aksatacak “usüle dair” müdahaleleri de önlemiş oluruz.

Burada bir parantez açıp, ileride “Verimli Toplantılar” metninde derinleştireceğimiz bir hususa değinelim. Toplantının yöntemini ve programını toplantıdan önce belirlemekte fayda var. Bir bina inşa edecekken, cümbür cemaat şantiye alanına gidip mimarlık projesini orada hep beraber çizmeye kalkmanın, sonra da kimin çimentoyu karacağını, kimin kiremit bulup getireceğini belirlemenin manası yok. Bunların önceden tasarlanması, onca insanın bir araya geldikleri zamanı daha verimli kullanmasını sağlayacaktır. Parantezi kapatıyoruz.

Ayrıca
  • kolaylaştırıcı, toplantının başında yöntemi, planı ve programı hatırlatmalı ve tüm katılımcıların onayını alarak başlamalıdır. Bu hatırlatma ile, karar alma sürecinin sıfır noktası belirlenmiş olur. (bkz. 2) Aktif ve taşıyıcı müdahale)

Bu öneriler sayesinde grup olarak kolaylaştırıcının kolektif zihni temsil ettiğine daha fazla ikna olabiliriz. Öte yandan kolaylaştırıcı da buna ikna olmalıdır. Örneğin, kişisel görüşlerini mutlaka söylemesi ve tartışmaya aktif dahil olması gerektiğini hissettiği bir oturumda, kolaylaştırıcılık görevini bir başkasına devretmeyi seçebilir. Dolayısıyla,

  • özellikle politik tartışmaların yapılacağı veya grup için hassas konuların konuşulacağı toplantılarda birden fazla kişinin kolaylaştırıcılık görevini üstlenmeleri iyi olabilir. Bu gönüllüler böylece kendi aralarında bir görev paylaşımı yaparak, hem karar alma sürecine katkı koyabilir hem de tartışmanın verimliliğini sağlayabilirler.


  1. Aktif ve taşıyıcı müdahale

Oydaşma, kararın tartışma süresince inşa edilmesini gerektirir, başında ya da sonunda değil. Aktif ve taşıyıcı müdahale bunu sağlamayı amaçlar. Klasik olarak uygulanan yöntemi hatırlayalım: Öneriler alınır; önerilerle ilgili lehte ve aleyhte görüşler dinlenir; moderatör bir noktada münazarayı durdurur; öneriler oylanır. Bu, aktif ve taşıyıcı olmayan kolaylaştırıcılığın güzel bir örneğidir. Bu örnekte, ortaklaşılan noktalar ileri taşınmadıkları için, ilerleme sadece oylamanın sonucuna bağlıdır. Eğer öneri reddedilirse, saatler sonucunda hiçbir yere ulaşılamadığı gibi, grup kamplaşmış ve yerinde saymak yüzünden herkes diğer kampı suçluyor olacaktır. Oysa bizler, anlaşmazlıkları akılda tutmak kaydıyla, tüm grubun hali hazırda mutabık kaldığı hususları kaydederek, ciddi görüş ayrılıklarının olduğu ortamlardan bile birçok karar çıkarabiliriz.

Bunun için kolaylaştırıcı

  • tüm katılımcıların göreceği bir tahtaya ya da sunum kağıdına (flip-chart) söylenenleri anahtar sözcükler halinde not edebilir,
  • bir katılımcının yorumunun grup için açık olmadığını hissettiğinde netleştirme talep edebilir,
  • tartışmanın çeşitli noktalarında, söylenmiş olanları hızlıca gruba hatırlatabilir,
  • eğer grubun ortaklaştığını düşündüğü konular görüyorsa, bunları karara çevirmek üzere şunları deneyebilir
    • hali hazırda dile getirilmiş bir öneriye, grubun onay verip vermediğini sormak
    • çeşitli fikirleri sentezleyerek herkesin içine sinebilecek bir öneri sunmak
  • alınan kararları, görüşlerden ayrıştıracak şekilde ayrı bir tahtaya ya da sunum kağıdına not edebilir.

Tüm bunlarla ayrıca grup olarak, ilk kısımda değindiğimiz sıfır noktasından nereye gelmiş olduğumuzu da net bir biçimde görebilir olacağız. Böylece sadece kendi sözümüzü değil, toplantının gidişatını da hep gözümüzün önünde tutabileceğiz.

Buraya kadar daha ziyade taşıyıcılığa vurgu yaptık. Kısaca aktif sözcüğünü de açalım. Oydaşmanın şartlarından biri de katılımcılıktır. Sadece iki kişinin konuştuğu, diğerlerinin kafa salladıkları bir “oydaşma”, bugünkü parlamentolardan bile daha az katılımcı olur. Bunun için

  • kolaylaştırıcı görüş bildirmemiş olanları takip edip onları tartışmaya katılmaya teşvik edebilir,3
  • grubun özel katılımcılık kararları varsa sözü buna göre dağıtabilir (söz almada toplumsal cinsiyet dengesi vb.)


  1. Sentezleyici ve ayrıştırıcı tutum

Korkulanın aksine, kişilerin karşıt görüşlerinin olması ortak bir karar almalarına engel değildir. Hatta birçok durumda, görüşlerinden taviz vermelerine bile gerek yoktur. Gerçek görüş ayrılığını net bir biçimde ortaya koyduğumuzda çoğunlukla göreceğiz ki aslında bu görüşleri içeren bir sentez öneri, uzun ve verimsiz tartışmaları önleyebilir.

Sentezleyici ve ayrıştırıcı tutumla kolaylaştırıcı bizlere bir tam gün kazandırabilir.

  • Önce tüm grubun tartışmadaki görüş ayrılığını berrak bir biçimde görmesini sağlamakla başlayabiliriz. Tartışmanın yapıcı olmayan bir noktaya gittiğini gözlemleyen kolaylaştırıcı, tartışmayı kesip tarafların görüşlerini kısaca özetleyebilir ve özetini onlara teyid ettirebilir. (Örneğin: “Benim anladığıma göre A, belediyelerden para alabileceğimizi çünkü onların kamusal kurumlar olduğunu savunuyor. Doğru mu? … Öte yandan B, belediyelerden para almamızın faaliyetlerimizi onların onayına sunmak olacağını savunuyor. Doğru anlamış mıyım?”)
  • İkinci olarak, bu kişilerin tartışmalarına izin vermeden önce, diğer katılımcılara dönüp, bu çatışkıyı herkesin içine sinecek şekilde çözecek önerisi olan biri olup olmadığını sorabilir. Belki de yaratıcı bir öneri, süreci çok hızlandıracaktır.

Bazı tartışmaları kısa kesmemekte fayda olduğunu ve hatta bazı ayrışmaların gerçekten de grup içinde çözümü olmadığını kabul ediyoruz. Burada bu tartışmaları geçiştirmeyi ya da hasır altı etmeyi önermiyoruz. Özellikle birbirini yeni tanımakta olan gruplarda böyle münazaların bizzat gruba çok olumlu etkileri olabilir. Öte yandan, zaten bir amaç uğruna ve belirli ilkeler çerçevesinde bir araya gelmiş gruplarda ortak akla erişmek (buna emek verdiğimiz takdirde) mümkün olabiliyor.

  • Tüm oturumu kitleyecek bir anlaşmazlık durumunda kolaylaştırıcı katılımcılara tartışmayı sürdürüp sürdürmemeleri gerektiğini danışabilir.
    • Örneğin grup, bu konuyu kapsamlı bir biçimde konuşmak üzere bir tartışma platformu oluşturulmasına karar verip diğer konulara geçmeyi seçebilir – özellikle de eğer bu anlaşmazlık toplantının diğer gündem maddelerini bağlamayacaksa.
    • Ya da grup bu konuyu çok önemli bulabilir. Bu durumda kolaylaştırıcı toplantının akışının bundan etkileneceğini hatırlatmalıdır. Büyük bir heyecanla saatlerce bir konuyu tartışıp sonra diğer konuları da alelacele karara bağlamaya kalkışmaktansa, daha baştan programı yeniden düşünmeyi seçmek ve bazı başlıkları gönül rahatlığıyla ertelemek tartışmamızı da huzurlulaştırabilir.
  • Bazen tartışma öyle kızışır ki, kolaylaştırıcılık imkansız hale gelir. Böyle bir durumda kolaylaştırıcı, hemen 10-15 dakikalık bir ara verebilir. Bu, bir bakıma “küçük gruplara bölünme”, bir bakıma da “serbest tartışma” işine yarayacaktır. Söz alıp söz vermekle debelenmek yerine, herkesin hep bir ağızdan konuştuğu bir çay molası, birçok detayı hızlıca çözüme bağlayabilir.

Tüm bunların yanında, kolaylaştırıcı, sıklıkla tüm konuşulanları sentezleyen öneriler ortaya atmayı seçebilir. Bu öneriler kabul görmeseler bile, neden kabul görmediklerini fark etmek tartışmayı yapıcı bir noktaya taşıyabilir.

Burada bir uyarıda bulunalım. Sentezleyici derken, bir tavizler silsilesinden değil, gerçekten de iki tarafın da taleplerini içeren önerilerden bahsediyoruz. (Yukarıdaki belediyeler örneğinde, A ve B'nin dertleri “faaliyetlerde bağımsızlık” ve “mali sıkıntıların çözülmesi”dir. Bunu “belediyeden para almak/almamak” yanlış ikilemine sıkıştırmak yerine örneğin dernek, vakıf veya sendikalardan destek aranmasını önermek işe yarayabilir.) Yani, “biraz A biraz B” bir öneriden değil “hem A hem B” olan ama “ne A ne B olmayan” bir üçüncü bir fikirden bahsediyoruz. Bunu bulmanın kolay olmadığı doğru, ama arayan gözler için imkansız da değil.

Kısacası kolaylaştırıcı; hem sapla samanı ayırarak “herhangi” bir konunun değil herkesin gözü önünde ve belirgin bir konunun tartışılmasını sağlayabilir, hem de çeşitli görüşleri içeren önerilerle tartışmayı yapıcı bir hatta taşıyabilir.




Bu yazıda katılımcılık ve oydaşmaya sadece “kolaylaştırıcı” açısından yaklaştık. Sonraki yazılarda; yapılandırılmış tartışma, verimli toplantılar ve şiddetsiz iletişim konularına değinmeyi umuyoruz.





1 Öncelikle, bazı konular gerçekten de daha çok zaman ayrılmasını gerektiriyorlar: Bir yasayı birkaç saatte çıkaran bir parlamentoya sahip bir ülkede yaşıyoruz. Bu yasaların büyük çoğunun hiç kabul edilmemeleri kabul edilmelerinden iyidir. Verimlilik illa ki olumlu bir anlama gelmiyor. Ama bizim konumuz bu değil.
2 Amerika'yı baştan keşfetmeye gerek yok; söyleyeceklerimizin çoğu, çeşitli informel eğitim kaynaklarında dağınık veya düzenli olarak bulunabilir. Örneğin Şiddetsizlik sayfası.
3Bunun büyük gruplarda (30 kişiden fazla) denenmesinin anlamsız olduğu aşikar. Büyük gruplar konusuna ileriki yazılarda değineceğiz.


No comments:

Post a Comment