Saturday, July 30, 2011

İlgimizi ve dikkatimizi çeken yazılar/haberler - Important and interesting news/articles on other websites

Scroll down for links in English







  • Türkiye'de işyerlerinin %95'i için sendikalaşma hakkı ortadan kaldırıldı. Aziz Çelik'in Birgün'deki yazısı: Tanı Bunları.
  • " 'Enerji açığı' ve 'enerji ihtiyacı' söylemi, kapitalizmin ideolojik hegemonyası altında yaşamımıza hakim hale geliyor. Sistem dışı düşünme ve kalıcı çözüm üretmekten bizleri alıkoyuyor, kapitalizmin enerji ihtiyacına çözüm üretir hale düşürüyor." Çiftçi-Sen'in Enerji Kimin İçin başlıklı basın açıklaması.
  • Adnan Oktar Suç İşliyor. Adnan Oktar'a, fikirlerini beğenmediği ve katılmadığı pek çok kesimin dünya görüşünü, felsefi duruşunu ve dini inancını veya dinlere inanmamasını aşağıladığı ve sözkonusu kesimlere sürekli hakaret ettiği için dava açıldı.




  • Ezgi Başaran'ın Türkiye Jinekoloji ve Obstetrik Derneği'nden Prof. İsmail Mete İtil'le yaptığı röportaj: "Psikolojik baskı nedeniyle hekimler sezaryen gerekeni de normal doğuma yöneltebilir. Ölümler artarsa sorumlu kim olacak? Hekime bu kadar karışacaksanız apandisit kanunu da çıkarın!"

  • Abuela Grillo. (kısa animasyon) Su yaşamdır, yaşam satılamaz.
  • Sosyalizm "inşallah-maşallah" ile gelmez.
  • Barış İnce'nin Birgün gazetesindeki yazısı, yüzbinlerin alanlara sığmadığı 1 Mayıs'ta burjuva basının yüz kişilik antikapitalist müslüman gençlik kortejini ön plana çıkarmasının anlamını araştırıyor.
  • RedHackAnonymousDGVirus ve AnarcyCrew tarafından TTNet, Emniyet Genel Müdürlüğü, Adalet Bakanlığı, Yargıtay vb. birçok kuruluşun internet sitesine yapılan saldırılar sonucunda 27 Nisan gecesi TTNet çareyi internetin fişini toptan çekmekte buldu. (RedHack'in açıklaması)
  • RedHack grubunun Radikal gazetesine verdiği röportaj: "İktidardaki para babası kapitalist zalimlerin arkasında kimler yok ise bizim arkamızda onlar var."
  • Emre Tansu Keten imzasıyla Yeşil Gazete'de yayınlanan "Genç siviller hayvan severse" başlıklı yazı, hayvan hakları aktivistlerini dumura uğratan Hayvan Partisi'ni irdeliyor: "Sivilliği demokrasi sananların, soğuk havalarda eve iki kedi almayı hayvan hakları sanması bizce çok normal."
  • Yarınlar dergisinde yayınlanan Yıkıcılar Geldiler başlıklı yazıda Sivas katliamının zaman aşımına uğratılması konu ediliyor. Katliamın 90'ların siyasal atmosferindeki yeri ve dava sürecinin faili nasıl ilan ettiği ele alınıyor.
  • "Aman 12 Eylül'ü yavaş yargılayın" başlıklı yazısında Ezgi Başaran, "12 Eylül'ü 90 yaşına merdiven dayamış iki adam üstünden yargılayıp demokrasi şampiyonu olacağını zannedenler"e sesleniyor.
  • Yarınlar dergisinde yayınlanan Dindar Nesiller ve Sosyalist Tutum başlıklı yazıda; liberal-muhafazakar ittifakından dindar nesil tartışmasına erişen ideolojik savrulma ve materyalizmden uzaklaşan sosyalistlerin açmazları tartışılıyor.
  • Devrimcinin Galaksi Rehberi
  • başlıklı yazı, "halk"ın apolitik olduğu, sorgulamamayı seçtiği, kolaya kaçtığı vb. yönündeki hurafelere cevap veriyor.
  • Ahmet Şık ve Nedim Şener'in gazeteci arkadaşları, Türkiye'de tutuklu bulunan 104 gazeteci ve 35 dağıtımcının listesini açıkladı. (soL'un haberi)
  • Yarınlar dergisinde yayınlanan Bir Acayip İttifak: Sol ve Din başlıklı yazıda; dini referanslar yoluyla materyalizmden arındırılmaya çalışılan sosyalist hareketlerin açmazlarına dair kapsamlı bir tartışmaya giriş yapılıyor.
  • Bilim insanları, fahiş fiyatlara satış yapan ve bilginin serbestçe paylaşılmasını engelleyecek düzenlemeleri destekleyen Elsevier dergisini boykot kararı aldılar. (soL'un haberi)
  • Genç akademisyenlerden Başbakan'ın dindar gençlik yetiştirme hedefleriyle ilgili açıklamalarına yanıt.
  • Hürriyet'in haberinin ardından Prof. Levent Kurnaz'ın buzul çağıyla ilgili açıklamaları.
  • Küba, eşcinsel sivil birlikteliği bu yıl yasalaştırmayı planlıyor. KaosGL'de yayınlanan haber için tıklayın.
  • Özgür Gürbüz'ün, Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan, uluslararası iklim politikalarının gidişatına dair Erteledikçe Tehlike Büyüyor başlıklı yazısı.
  • Söz ve Eylem dergisinde yayınlanan Komünist Olmak başlıklı yazı; "ahlaki bir sorumluluk" olarak devrimci faaliyet yürütmeyi ve komünizmi "kendi dışında bir şey" olarak algılama yaklaşımını eleştiriyor.







  •  Abuela Grillo. (short animation) Water is life, life cannot be sold.
  • Journalist friends of Ahmet Şık and Nedim Şener published the complete list of the 104 journalists and 35 distributors imprisoned in Turkey at the moment. (soL's news item)
  • Hrant Dink, a Turkish-Armenian journalist, was assassinated on January 2007 in front of the office of AGOS, the bilingual newspaper of which he had been the editor-in-chief. Before the assassination, Dink was prosecuted three times under Turkish Penal Code Article 301, making it a crime to insult "Turkishness". He was acquittaled, yet these trials put him at the target of the Turkish nationalists and made him persona non grata in the eyes of state officials.
    The murderer had been arrested in a short time, yet during the trial strong evidence were revealed showing that many police officers, including high-ranks, and public officials had been already kept informed about the assassination. With the final hearing of the case, the Court decided not to assess these as the evidence of a criminal organization, yet the assassination to be counted as a 'simple offense'.
    For the details of the case, we highly recommend the following video series titled "For Hrant, for justice":
    part 1
    part 2
    part 3

Friday, July 29, 2011

Neden ekonomik eşitsizliğin fazla olduğu toplumlarda dindarlık daha güçlü?

*Yazı, Jerry A. Coyne'un Why Evolution is True blogundaki "Why is religion stronger in economically unequal societies?" başlıklı yazısına büyük ölçüde sadık kalarak çevrilmiştir.


Din neden kötüdür, nasıl dinsiz olunur ve insanlar nasıl dinsizleştirilir konularına girmeden önce insanların neden dindar oldukları konusuna biraz değinmekte fayda var. Bunu da bu yazıda, insanları bir şeylere inanmaya iten bilişsel donanımlarından ayrı olarak toplumda dindarlığın nedenlerini, nedenleri olmasa da bazı faktörlerle korelasyonunu ortaya koyan bir makaleyi irdeleyerek yapacağız.

Artan bulgular dinin, ülkedeki ekonomik eşitsizlikler, sağlık ve sosyal yardım hizmeti alımındaki yetersizlikler, toplumdaki suç oranı vb. gibi kişisel güvensizlik oluşturan unsurlar tarafından detesklendiğine işaret ediyor. Kısacası insanları dinden uzaklaştırmak için onlara dinlerin tarihini,  zararlarını, argümanlarındaki boşlukları, yanlışlıkları anlatmak yeterli olmayabilir. Kişinin kendisini güvende hissetmemesine neden olan sosyal unsurları elimine etmek de gerekiyor ki bu aslında salt insanları dinsizleştirmekten daha da yüce bir amaç.

Southern Illinois Üniversitesi’nden Frederick Solt, Philip Habel ve J. Tobin Grant’ın Temmuz 2011 ayında Social Science Quaterly dergisinde yayınlanan “Ekonomik eşitsizlik, göreli güç ve dindarlık” başlıklı çalışmalarının üç amacı var:

1. Ülkelerdeki gelir dağılımı eşitsizliği arttıkça dindarlığın da artıp artmadığı hipotezini test etmek.
2. Böyle bir ilişki söz konusuysa, neden olduğunu bulmak.  Eşitliğin olmadığı toplumlarda fakir insanlar dine sarılıp sahipleniyorlar mı? Yoksa başka açıklama/lar var mı?
3. Böyle bir ilişki söz konusuysa, ekonomik eşitsizlik dindarlığı getirdiği için mi yoksa artan dindarlık ekonomik eşitsizliği getirdiği için mi?

Solt ve diğerlerinin makalesi burada girmeyeceğimiz karmaşık istatistiksel analizlere dayanıyor, ancak dileyen şu adresten makalenin kendisine ulaşarak ilgili yöntemleri görebilir. 76 ülkede, gelir dağılımındaki eşitsizliği (Gini indeksine göre: 0 - tamamen eşit, 100 – tamamen eşitsiz) ve 12 farklı ölçeğe bağlı olarak (ölçekler için bkz. Şekil-1) dindarlık derecesini ölçen bir anket çalışmasından yararlanan araştırmacıların ilk bulgusu, dindarlığı ölçen her bir ölçeğin, ekonomik eşitsizlikle anlamlı derecede pozitif bir korelasyon göstermesi oldu:



Daha sonra ülkeler ve bu ülkelerdeki bireyler üzerinde analizlere devam eden araştırmacılar, şu bulgulara ulaştı:

1. Bir ülkenin ekonomik olarak ne kadar gelişmiş olduğuyla dindarlığı arasında güçlü bir ilişki vardı: az gelişmiş ülkelerin anlamlı derecede daha dindar olduğu görüldü.

2. Müslüman ülkelerin, yukarıdaki ölçekler ışığında değerlendirildiğinde, diğer toplumlara göre dikkate değer derecede daha dindar olduğu ortaya çıkarken, Katolik ve Ortadoks toplumların Protestan olanlardan daha dindar olduğu görüldü. En az dindarlık ise hali hazırda ya da önceden Komünist olan ülkelerdeydi.

3. Yazarlara göre en önemli bulgu ise ekonomik eşitsizliğin dindarlığı, gelire bağlı olmaksızın, güçlü bir şekilde arttırdığı.

Yani bir başka deyişle, ekonomik gelir dağılımında kayma olan toplumlarda hem zenginler hem de fakirler daha dindarlar. Hatta, tüm ölçeklere göre (12 ölçeğin hepsinde pozitif bir ilişki, 4ünde ise istatistiksel olarak anlamlı olacak şekilde), eşitsizliğin daha fazla olduğu toplumlarda  daha zengin insanlar daha fakir insanlardan daha dindar olma eğilimindeler.

Son bulgunun önemi, eşitsiz toplumların neden daha dindar olduğuna dair iki hipoteze götürmesinde yatıyor. “Yoksunluk Teorisi” olarak adlandırılan ilk hipoteze göre, ekonomik olarak eşitsiz olan toplumlarda, yoksul halk huzur ve güven bulmak için dine dönüyor. Yazarların “Göreli Güç Teorisi” olarak adlandırdığı ikinci hipoteze göreyse, ekonomik olarak eşitsiz toplumlarda zenginler, kendileri gibi “şanslı” olmayanlar arasında dini yaygınlaştırmak için daha dindar oluyorlar. Yazarlara göre:

. . . birçok varsıl birey, yüksek seviyedeki eşitsizlik karşısında, yeniden gelir dağılımının ortalama-seçmen modellerinin varsaydığı şekilde ilerleyen demokratik süreçlerle kararlaştırılmasına izin vermek yerine, dini inançları benimsemek ve  daha yoksul olan bireyler arasında yaymak şeklinde bir davranış içine giriyorlar. Burdan sonra din, materyal refaha olan ilgiyi köreltip sonsuz ruhani ödüllere olan ilgiyi etkin kılmak üzere çalışarak, zenginin ayrıcalıklı durumunun ve eşitsiz koşulların devamlılığını sağlıyor.


Yani yazarlara göre ekonomik eşitsizliğin fazla olduğu toplumlarda, varsıl bireylerin daha fazla eşitlik için savaşmak yerine, hiyerarşik düzendeki yerlerini koruyabilmek için yoksul insanlara dini empoze ettiğini, yoksulların da dini kolay bir teselli formu olarak kabul etme eğiliminde olduğunu görmeyi beklemeliyiz. Bu manzara size de bir yerden tanıdık geldi mi?

Son olarak yazarlar ekonomik eşitsizlikle dindarlık arasındaki pozitif ilşkiye açıklık getirmeye çalışıyorlar. Ekonomik eşitsizlik mi dindarlığa neden oluyor yoksa dindarlık mı ekonomik eşitsizliğe?

Bu soruya cevap arayan araştırmacılar bu kez de ABD’deki dindarlığın, 1950’lerin ortasından günümüze kadar uzanan seyrini analiz ettiler. Aşağıdaki grafikte de görebileceğiniz üzere bu zaman diliminde, dindarlık Amerika’da büyük dalgalanmalar göstermekte. Bu dalgalanmaları ekonomik gelir dağılımındaki benzer eşitsizlik dalgalanmalarıyla ilişkili olarak analiz eden araştırmacılar, hangi faktörün öbürüne etki ettiğini anlamaya çalıştılar.

Yapılan analizlerin sonuçları ise şöyle:



1. “Bir yıldaki artan eşitsizlik, takip eden yılda dindarlıkta önemli miktarda artış öngörürken”, “geçmiş dindarlık değerlerinin gelecek eşitsizlik değerlerini öngörmediği” görüldü. Yani, dindarlık ekonomik eşitsizlik tarafından etkileniyordu. Başka bir deyişle, eşitsiz gelir dağılımı, toplumu daha dindar olmaya itiyor.




2. “Eşitsizliğin sabit tutulduğu durumda, gayri safi milli hasıladaki artış kendisini takip eden toplam dindarlığı düşürüyor.” Yani, ortalama ekonomik refahı artan bireyler, öbür türlü (ekonomik eşitsizlik sabit, GSMH daha düşük olan duruma oranla) olacaklarından daha az dindar olma eğilimindeler.


*ARI (Aggregate Religiosity Index) yöntemi, dindarlığın pekçok göstergesini bir araya getirmek için J. Tobin Grant tarafından 2008'de sunulmuş bir yöntemdir.





Friday, July 22, 2011

Out for Beyond - Introduction


   We are coming out. It's been a while we kept our words for ourselves. Without wishing to lay down the law, we feel ready to contribute to the ongoing discussions. While our contributions will be rather small as they may, we still feel obliged to have a finger in the pie.
   We are speaking out. We are speaking out for all of us who are sick and tired of the sufferings caused by the current social system. We are speaking out for all of us who wish to raise our voice against all the mechanisms that generate and regenerate the alienation of people to nature, to other people and to themselves.
   We are reaching out. We are reaching out to those who have doubt that this is all there is. We are reaching out to those who are skeptical about the lullabies repeating that this is the best world possible. We are reaching out to those who also feel the need to question the taboos such as private property, economic growth, nationality, religion and sexism.

For our part it is our task to drag the old world into the full light of day and to give positive shape to the new one. The more time history allows thinking mankind to reflect and suffering mankind to collect its strength the more perfect will be the fruit which the present now bears within its womb.” [Karl Marx, Letter to Arnold Ruge, May 1843]

   We aim at going beyond the definitions the system forced us to memorize. We object to learning freedom from car commercials. We object to learning equality from religious administrators. We object to learning solidarity from nationalist newspapers. We know that there is a wonderful world beyond this gigantic prison. We know that we have a huge potential for human self-realization beyond this waste of time fobbed off onto us as life.
  With open arms we welcome any comments or contributions that are in accordance with our stance (i.e. the very text you are reading). We would like to form comradeship with all those who are willing to get up, stand up for our rights. We salute all those who don't give up the fight


outforbeyond{at}riseup.net



Out for Beyond - Giriş


  Saklandığımız yerden, ortaya çıkıyoruz. Bir süredir sözlerimizi kendimize saklıyorduk. Haddimize olmayarak, sürmekte olan tartışmalara katkı koyabileceğimizi hissediyoruz. Katkımız küçük olacaksa da, çorbada bizim de tuzumuzun bulunması gerektiğini hissediyoruz.
   Sesimizi çıkarıyoruz. Şu anki toplumsal sistemin neden olduğu tüm acılardan bıkmış usanmış olan bizler için sesimizi çıkarıyoruz. İnsanların doğaya, diğer insanlara ve kendilerine yabancılaşmasına neden olan tüm mekanizmalara karşı durmak isteyen bizler için sesimizi çıkarıyoruz.
   Elimizi uzatıyoruz. Her şeyin bundan ibaret olduğundan kuşkusu olanlara elimizi uzatıyoruz. Görüp görülebilecek en iyi dünyanın bu olduğuna dair söylenen ninnilere şüpheyle yaklaşanlara elimizi uzatıyoruz. Özel mülkiyet, ekonomik büyüme, milliyet, din, cinsiyetçilik vb. dokunulmazları sorgulama ihtiyacı hissedenlere elimizi uzatıyoruz.

Bizim payımıza düşen, eski dünyayı gün ışığı altına sürükleyip, bir yenisini olumlu yönde şekillendirmektir. Tarih, düşünen insanlığa kafa yormak ve acı çeken insanlığa gücünü toplamak için ne kadar zaman tanırsa; bugünün rahminde taşıdığı meyve o kadar mükemmel olacaktır.” [Karl Marx, Arnold Ruge’a mektup, Mayıs 1843]

   Sistemin bizi ezberlemeye zorladığı tanımların ötesine bakmayı hedefliyoruz. Özgürlüğü araba reklamlarından öğrenmeyi reddediyoruz. Eşitliği dini otoritelerden öğrenmeyi reddediyoruz. Birlik ve beraberliği milliyetçi gazetelerden öğrenmeyi reddediyoruz. Bu devasa hapishanenin ötesinde, çok güzel bir dünya olduğunu biliyoruz. Bize yaşam diye kakalanan bu zaman israfının ötesinde, kendimizi gerçekleştirmek için büyük bir potansiyele sahip olduğumuzu biliyoruz.
   Kollarımızı ve kalplerimizi açtık, duruşumuzla (yani şu anda okumakta olduğunuz yazıyla) uyumlu tüm yorumları ve katkıları bekliyoruz. Haklarımızı savunmak için ayağa kalkanlarla yoldaşlık kurmak istiyoruz. Kavgayı bırakmayan herkesi selamlıyoruz.


outforbeyond{at}riseup.net