Sunday, October 16, 2011

Emel nasıl ateist olmuş? - Emel Türker

“Başka” insanlarla başladı her şey, mesela Ramazan'da oruç tutmayan, bunun için nedenleri olan insanlar vardı.


Ben küçüktüm o zaman; aslında çok küçük değil elbette ama büyük de değil gibi, bilemedim. Üniversitedeydim kimilerine göre kocaman olmuştum yani. Lisedeyken ÖSS vardı, bizim orası da ufak tefek bir yerdi; sanırım o yüzden, kafam çok fazla şeye çalışmamış demek ki. Bir de aile falan var, gelenek var, görenek var.

Üniversiteye ilk gelince de farklı bi yere gelmedim sandım ilk zamanlar, ama sonra “başka” insanların da var olduğunu görmeye başladım. Aslında hep oradalarmış ama görmek ya da başka bir tabirle insanın gözünün açılması başka türlü olabiliyormuş bazen. “Başka” insanlarla başladı her şey, mesela Ramazan'da oruç tutmayan, bunun için nedenleri olan insanlar vardı. Gülmeyin minicik bir yerden geliyorsanız eğer bu büyük bir şey. Nedenlerini anlattılar; temelde tanrı yok diyordu “hepsi”. Her denileni kafamda bir yere koyuyor mantıklı olduğunu düşünüyordum da bir tek “tanrı yok” kısmını düşünemiyordum. Nasıl yani, yıllardır dua ettiğim, bir şeyler istediğim, bazen istediğim şeyleri aldığımda çok sevinerek teşekkür ettiğim tanrı yok muydu şimdi? Üzerine düşününce içinden çıkamadığımdan üzerine düşünmemeye karar verdim. Bir süre başardım ama sonra olmadı. Sonra düşündüm. Hep insanın aklına adalet falan gibi şeyler gelir ya (Gelmez mi? Benim o geldi.), ben de onu düşündüm. Yahu adalet falan diyorum, eşitiz diyorum; tanrı varsa bunları neden ben konuşmak zorunda kalıyorum dedim ilk, neden o değil de ben ya da bunun için ölmüş o kadar insan. Elbet bunların dine göre cevapları vardı lakin beni tatmin etmeye yarayan yanları yoktu. Dedim ki ne olur olmaz ben bu sene biraz oruç tutayım. :)
Eğer bütün bunlar tanrı adına oluyorsa bu tanrı kesin dış mihrakların işiydi. :) Eğer böyle bir tanrı varsa bile o benim tanrım olamazdı.
Sonra birden Marx geldi aklıma (birden diyorsam hakikaten birden). Henüz çok okumamıştım ama az buçuk okumuştum. Heralde din üzerine de bişey demiştir “Din kitlelerin afyonudur”dan daha uzun, dedim ve Din Üzerine'nin bir baskısını buldum kütüphaneden. Herhalde her sayfayı iki defa okumuşumdur – çok derin manalar aradığımdan değil tabi, anlamadığımdan. :) Sonra tekrar düşündüm. Bu din insanları sokağa çıkıp hakkını aramak, hakkını çalanın karşısına dikilmek yerine gece evinde gizli gizli ağlayıp dua etmeye teşvik ediyorsa; evinde dayak yiyen kadın, şikayette bulunmak yerine din kocaya itaati emreder diye zırvalıyorsa ve bunu bir üniversite mezununa yaptırıyorsa; din iman diye insanların iliğini sömüren bir padişah bu ülkede hüküm sürmüşse, sürüyorsa; birileri malı götürürken aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz deyip başkaları köle oluyorsa, o zaman bu doğru bir şey değildi ve din hakikaten bir afyondu. Eğer bütün bunlar tanrı adına oluyorsa bu tanrı kesin dış mihrakların işiydi. :) Eğer böyle bir tanrı varsa bile o benim tanrım olamazdı. Sonra da olmadı zaten.

Hâlâ, eve gidince inanmıyorum ben diyemem zira oldukça inançlı bir ailem var. İnanmıyorum desem toplu kalp krizi geçirirler sanırım. Ama belki bir gün... Babamla devletler katildir üzerine konuşabildiysem belki de sıra bundadır.




*  Ateist yarışmamızın kazananlarından Emel'in yazısını sizlerle paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyoruz, siz de kendi hikayenizi bu yazının altında yorum olarak paylaşmaktan çekinmeyin.



No comments:

Post a Comment